Son günlerde Türkiye'nin gündemini derinden sarsan bir olay, engelli kızı için hayatını riske atan bir babanın trajik ölümüyle sona erdi. Olay, yaz aylarının kavurucu sıcaklarından birinde yaşandı. Baba, engelli kızıyla birlikte denize gitti. Ancak, ikilinin denizde geçirdiği anlar, kötü bir şekilde sonlandı. Kızının hayatını kurtarmak için büyük bir çaba sarf eden baba, bu mücadele sırasında boğulma tehlikesi geçirdi. Kızını kurtarmak için her şeyi göze alan baba, ne yazık ki hastaneye kaldırıldıktan birkaç gün sonra yaşamını yitirdi. Bu olay, toplumda engelli bireyler ve ailelerinin karşılaştığı zorlukların yanı sıra, insanlık hali ve acı bir fedakarlık örneği olarak da değerlendiriliyor.
2 haftalık bir tatil için ailesiyle birlikte deniz kenarındaki bir tatil köyüne giden baba, engelli kızıyla alışveriş yaparak günü geçirmek istemişti. Ancak deniz, beklenmedik bir canavara dönüşmüştü. Denize girdiğinde, engelli kızının çırpınışlarını fark eden baba, anında yardım etmeye karar verdi. Çoğu insanın iş yerindeki stresin veya hayatın karmaşasının gürültüsüne kapıldığı bir gün, suo olarak düşündüğü denizde, bir babanın kızı için verdiği savaş, aslında toplumsal bir meselenin parçasıydı. Baba, sert dalgaları aşmak için mücadele ederken, kızının cesaretini ödüllendirmek adına kendini tehlikeye attı. Ancak olaylar beklenmedik bir şekilde gelişti. Kızının yardıma ihtiyacı olduğunu düşünerek dalgaların arasına dalan baba, aniden boğulma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. O an, bir babanın nasıl bir fedakarlıkla karşılaştığını gözler önüne serdi. Dalgalar, hem baba hem de kız için bir kabus haline dönüştü.
Yangın alarmı gibi tetikte olan çevredeki tatilciler, hemen baba ve kızı için yardım çağırdı. İhbar üzerine gelen kurtarma ekipleri, zorlu bir mücadele sonucunda baba ve kızı kurtarmayı başardı. Her ne kadar kız kurtarılsa da, baba zor bir durumda hastaneye kaldırıldı. Doktorlar, babanın durumu için her türlü tıbbi müdahaleyi gerçekleştirmeye çalıştı. Ancak, birkaç gün süren tedavi süreci sonunda, baba beyninde oksijen yetersizliğinden dolayı komaya girdi. Aile, babanın durumuyla başa çıkmaya çalışırken, trajedi daha da derinleşti; baltayı taşa vurmuştu. Hastanede verdiği yaşam mücadelesinden sonra, babanın kalbi bir daha atmadı.
Olayın duyulmasıyla birlikte, toplumda büyük bir üzüntü dalgası oluştu. Sosyal medya platformları üzerinden birçok kişi, bu trajik olayın ışığında başsağlığı mesajları gönderdi. Babaların çocukları için gösterdiği fedakarlıkların ne denli değerli olduğu üzerine yapılan paylaşımlar, insanları düşündüren bir hal aldı. Bu olay, sadece bir baba-kız hikayesi olmanın ötesine geçerek, engelli bireyler ve ailelerinin yaşadığı sıkıntıları ve toplum olarak bu konudaki bilinç eksikliğimizi de gözler önüne serdi. Babanın ölümü, birçok kesimden toplumsal duyarlılık oluşturan bir olay haline geldi. Engelli bireylerin ihtiyaç ve haklarını dile getiren çeşitli platformlara çağrılar yapıldı. Ailelerin, özellikle engelli çocukları olanların, toplumda karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek adına pek çok sivil toplum kuruluşu harekete geçti. Empati geliştirmek, sosyal dayanışmayı artırmak ve engelli bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek için ortak projeler önerildi. Bu trajik olay, toplumda hala devam eden engelli bireylerin maduriyetine karşı farkındalık yaratmanın gerekliliğini gözler önüne serdi. Annesinin ve babasının hayatındaki bu talihsiz olay, engelli bireyler için zorlu bir yaşama karşı vermeleri gereken mücadelenin, sadece bireysel değil toplumsal düzeyde de desteklenmesi gerektiğini gösterdi.Engelli bireylerin daha güvenli, daha bilinçli ve daha saygılı bir ortamda yaşaması için gereken adımların atılması gerektiği bu tür trajik olaylarla tekrar anımsanmalı. Unutulmamalıdır ki, bir babanın kızı için verdiği mücadele, sadece bireysel bir fedakarlık değil, toplumun vicdanını sorgulatan bir öyküdür.