İstanbul, tarih boyunca birçok doğal afete maruz kalmış bir şehir. Son günlerde ise Silivri bölgesinde yaşanan depremler, hem yerel halkı hem de şehir sakinlerini tedirgin ediyor. Depremlerin ardından, uzmanlardan peş peşe gelen açıklamalar, İstanbul’un sismik riskine dair önemli veriler paylaşıyor. Ülkemizin önde gelen deprem uzmanlarından Prof. Dr. Naci Görür, bu süreç içinde yaptığı açıklamalarla dikkat çekti.
Silivri, İstanbul’un batısında yer alan ve tarihi olarak depremlerle anılan bir bölge. Son yaşanan sarsıntılar, birçok vatandaşın aklında Silivri’nin deprem riski ile ilgili soru işaretleri oluşturdu. Özellikle 2023 yılı itibarıyla bölgedeki yer altı hareketliliği, mühendislik ve inşaat alanlarında çalışan uzmanlar arasında endişe yaratmaya başladı. Silivri’nin sismik haritası, geçmişte büyük depremler yaşandığını gösteriyor. Bu da yerel yönetimleri ve halkı deprem güvenliği konusunda daha duyarlı olmaya zorluyor.
Bugüne kadar yapılan araştırmalar, Silivri’nin zemin yapısının deprem açısından risk taşıdığını ortaya koymuştur. Yeraltı su seviyeleri, fay hatlarının durumu ve zemin kalitesi, bu bölgede yapılacak inşaatların güvenliğini doğrudan etkileyen faktörlerdir. Depremler sonrası binaların dayanıklılığı ve güvenliği, bu konudaki en büyük endişelerden biri olarak öne çıkmaktadır.
Prof. Dr. Naci Görür, son deprem sarsıntılarının ardından yaptığı açıklamalarda, Silivri’nin deprem tehlikesi hakkında kritik uyarılarda bulundu. Görür, “Silivri bölgesinde meydana gelen bu depremler, yalnızca lokal bir sıkıntı değil; İstanbul’un genelini etkileyebilecek daha büyük bir tehlikenin habercisi olabilir” ifadesini kullandı. Özellikle Marmara Denizi’nde aktif olan fay hatlarının durumunu göz önünde bulundurarak, bu bölgedeki depremlerin İstanbul’a olan etkilerini titizlikle analiz etmek gerektiğini vurguladı.
Son günlerde meydana gelen sarsıntılar, halkın deprem korkusunu yeniden canlandırdı. Görür’e göre, Marmara Bölgesi’ndeki fayların sürekli kontrol altında tutulması gerekiyor. İstanbul’daki binaların, mevcut deprem yönetmeliklerine uygun olup olmadıkları kesinlikle incelenmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır. “Binalarımızı güçlendirmeli ve deprem hazırlıklarımızı artırmalıyız. Zaman geçmeden bu hususta acil adımlar atmalıyız” diyen Naci Görür, halkın da bu konuda bilinçlenmesi gelebilecek büyük bir felakete karşı oldukça önemli olduğunu ifade etti.
Dünya genelinde depremlerle ilgili iyileştirme ve güvenlik çalışmaları, şehir yönetimlerinin en öncelikli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Silivri özelinde başlayan bu tür tartışmalar, İstanbul’un diğer bölgelerinde de benzer sorunların göz önünde bulundurulmasını sağlıyor. Uzmanlar, binaların dayanıklılığını artırmada sadece mühendislik çözümlerinin yeterli olmadığını, aynı zamanda halka açık eğitim programlarının da düzenlenmesi gerektiğini düşünüyor.
Bölgede yaşayan ve özellikle genç neslin bilinçlendirilmesi, gelecekte daha büyük felaketlerin önüne geçilmesi adına kritik bir öneme sahip. Sadece yapıların güvenliği değil, aynı zamanda insanları da depreme hazırlamak gerekiyor. Deprem tatbikatlarının düzenlenmesi ve halkın bu konudaki bilinçlendirilmesi, İstanbul’un sarsıcı depremlerle baş etme kapasitesini artıracaktır.
Sonuç olarak, Silivri’de yaşanan depremler, bölgede yaşayanların yanı sıra İstanbul genelindeki tüm vatandaşlar için alarm verici bir durum oluşturmaktadır. Prof. Dr. Naci Görür gibi uzmanların yaptığı uyarılar dikkate alınmalı ve hem halk, hem de yerel yönetimler hazırlıklarını artırmalıdır. Zamanla yarışan İstanbul, bu konuda gerekli adımları atmadığı takdirde, hazırlıksız bir büyük felaketle yüzleşme riski taşımaktadır. Hatırlanmalıdır ki, deprem hazırlığı bir lüks değil, bir zorunluluktur.