Son dönemde dünya genelinde yaşanan olaylar, Türkiye'nin dış politikasının önemli bir gündem maddesi haline gelmesine neden oldu. İngilizce günlüklerinde sıklıkla bahsi geçen Türkiye'nin İsrail'e karşı duruşu ve bunun sebepleri üzerine açıklama yapan Fahrettin Altun, Türkiye'nin bu konudaki tutumunu öne çıkararak önemli mesajlar verdi. Türkiye’nin, İsrail’e yönelik en yüksek tepkiyi gösteren ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Altun, bu tutumun ardındaki nedenleri ve Türkiye’nin genel stratejisini detaylı bir şekilde izah etti.
Altun, Türkiye’nin tarihsel bağlarının ve kültürel mirasının, İsrail'e karşı tavır almasının kökeninde yatan etkenlerden biri olduğuna dikkat çekti. Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanan ilişkilerin, günümüz Türkiye’sinde de etkili olduğunu ifade eden Altun, özellikle İsrail’in Filistin üzerindeki baskıcı politikalarının Türkiye’nin duruşunu etkilediğini dile getirdi. Uluslararası arenada, Türkiye'nin Filistin meselesine olan duyarlılığı ve bu konudaki etkinliği üzerinde durarak, Türkiye'nin, Müslüman ülkeler arasında önemli bir liderlik rolü üstlendiğinin altını çizdi. Altun, "Türkiye, her zaman mazlumların yanında yer almıştır ve bu bizim tarihsel misyonumuzdur," diyerek mesajını netleştirdi.
Fahrettin Altun’un açıklamaları, sadece dış politika ile sınırlı kalmıyor. Türkiye’nin iç dinamikleri ile dış ilişkilerinin birbirini nasıl etkilediği konusunda da önemli bilgiler sundu. Altun, iç politikada sağlanan birlik ve beraberliğin, dış politika stratejilerine yansıdığını belirtti. “Halkımız, haklı bir davası olan Filistin’in yanında durmayı geçmişten bu yana ilke edinmiştir. Bu da bizim uluslararası platformda daha güçlü bir duruş sergilememizi sağlıyor,” diyen Altun, bu bağlamda hükümetin attığı adımların, Türkiye’nin imajını güçlendirdiğini vurguladı. Türk halkının duyduğu tepkilerin, hükümetin de politikalarında reformlar yapmasına ve daha etkin stratejik kararlar almasına zemin hazırladığını ifade etti.
Altun, Türkiye’nin uluslararası ilişkilerde bağımsız bir aktör olma hedefine ulaşabileceği düşüncesini destekleyen yeni adımlar atıldığını belirtti. Özellikle, karşılıklı saygıya dayalı diplomasi politikalarına vurgu yaparak, Türkiye’nin uluslararası düzeyde daha aktif bir rol oynaması gerektiğini dile getirdi. “Dünya, yalnızca güç dengesinin ötesine geçerek adalet arayışında bulunan ülkelere daha açık olmalıdır,” mesajını veren Altun, bu prensiplerin Türkiye’nin karar alma süreçlerine de yansıyacağını söyledi.
Sonuç olarak, Fahrettin Altun’un, Türkiye’nin İsrail’e karşı takındığı sert tavrı ve bu durumun ardındaki dinamikleri açıklayan sözleri, hem iç hem de dış politika açısından önemli bir tartışma ortamı yaratıyor. Türkiye’nin, uluslararası arenada daha etkin bir aktör olma yolunda attığı adımlar, sadece Filistin meselesinde değil, aynı zamanda kendi milli çıkarlarını da koruma bağlamında büyük bir fırsat sunuyor. Gelecek dönemde, bu bağlamda atılacak adımlar ve stratejiler, Türkiye'nin uluslararası ilişkilerdeki seyrini belirleyecek önemli unsurlar arasında yer alacak.