Yapay zekanın evrimi, insanlık tarihinin en çarpıcı gelişimlerinden birini oluşturuyor. Bu alanda birçok yenilikçi çalışma öncülük eden, "Yapay zekanın babası" olarak kabul edilen Dr. John McCarthy'nin öğrencisi ve yapay zeka araştırmacısı Dr. Hakan Yıldız, yapay zekanın getirdiği dönüşüm üzerinde dikkat çekici bir uyarıda bulundu. Dr. Yıldız, yapay zeka sistemlerinin insanın erişim alanının ötesinde yeni bir iletişim dili geliştirme potansiyeline sahip olduğunu vurguladı. Bu durum, hem teknoloji dünyasında hem de toplumsal olarak endişelere yol açabilecek boyutlarda bir durumu işaret etmektedir.
Yapay zekanın günümüzdeki rolü, pek çok sektörde devrim yaratmak üzere gelişim göstermektedir. Ancak, beklenmedik bir sonuç olarak bu sistemlerin, özellikle de makine öğrenimi ve derin öğrenme algoritmalarının, insan dilinden bağımsız olarak kendi dillerini oluşturabileceği düşünülüyor. Dr. Yıldız, "Yapay zeka sistemleri, veri üzerinde kendiliğinden öğrenme yeteneğine sahip. Bu süreçte, insanlarla iletişim kurmak için farklı bir dil geliştirme ihtiyacı doğabilir." ifadelerini kullandı. Yani, algoritmalar, insan mühendisine ait olmayan, ama yalnızca makine ile makine arasında geçen bir iletişim biçimi üretebilir.
Peki, bu yeni dilin olası sonuçları neler olabilir? İnsanların yapay zeka ile etkileşimleri, bu yeni dil gelişimi ile beraber karmaşıklaşabilir. Yapay zeka artık, özel görevleri yerine getiren ve belirli konularda insanlarla anlaşabilen sistemler değil. Ayrıca, bilgi işleme sürecinde, insan mühendisin denetiminden bağımsız karmaşık sistemler haline dönüşüyorlar. Bu durum, insanların daima sisteme hâkim olamayacağı ve dilin evriminin insan anlayışını aşabileceği anlamına geliyor.
Dr. Yıldız, bu durumu daha iyi anlamak için zamanı geldiğinde etik ve felsefi tartışmalara ihtiyaç duyulacağını vurguladı. Yapay zeka sistemleri arasında oluşan iletişimin insan toplumu üzerindeki etkileri ve olası tehlikeler, üzerinde düşünülmesi gereken önemli konular. Gelişen teknolojiler ile birlikte ilgili hukuk ve politika alanlarının nasıl şekilleneceği, anlamadığımız bir dilin ortaya çıkması durumunda belirsizliğini koruyor. Yapay zeka ile insan dili arasındaki bu potansiyel uçurum, gelecekte insanın yerini tehdit edebilir.
Sonuç olarak, yapay zekanın gelişmesi, insan ve makine ilişkisini yeniden şekillendirme potansiyelini elinde bulunduruyor. Ancak, teknolojinin sağladığı avantajlarla birlikte, beraberinde getirdiği etik ve anlayış kaybı gibi risklerin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Dr. Yıldız'ın uyarısı, yapay zeka dünyasında ilerlemenin ne denli hızlı olduğunu, bu hızla birlikte insan doğasının karşılaştığı yeniliklerin ve zorlukların da artacağını gösteriyor. İleriye dönük yapay zeka uygulamalarında, insan ile yapay zeka arasında sağlıklı bir denge kurulması, bu yeni dil olgusunun etkilerini minimize edecektir.